Giriş
Soğuk Savaş ile birlikte savaş anlayışında önemli bir değişim oldu ve büyük güçler kendi arasında doğrudan bir savaş riskinden uzak durmaktadır. Büyük savaş olasılığının azalması ile Batılı devletler savaşmaktan vazgeçmemiş, hatta askeri silahlı çatışmalar düzenli hale gelmiştir. Batılı devletler sınırlı konvansiyonel savaşlarda kendilerine müttefik ülkeler bularak, bunları danışmanlar, eğit-donat programları ve küçük askeri güçler ile destekleyerek, arka planda kalmayı tercih etmektedirler (1). Terörle işbirliği yapan ülkeler madalyonun iki yüzünde de yer almakta, terörle mücadele görüntüsü altında devlet terörü yeni örtülü teşkiller kurgulamaktadır. Çağımızın tehditleri artık devletlerin ötesinde, devlet olmayan unsurlardan geliyor. Bunlar genellikle çöken bir devletin içinden çıkan etnik gruplar, ideolojiler, terör örgütleri şeklinde görülüyor. Doğrudan ve topyekûn askeri güç kullanımı yerine askeri kuvvetlerin sınırlı sayı ve kapsamda, belirli bölgelerde özel görevlerle kullanıldığı askeri yöntemler, bir müdahale ve politika vasıtası olarak 21. yüzyılda yöntemleri gittikçe gelişecek bir gelecek vaat etmektedir. Doğal olarak bu tür yöntemler her şeyden önce askeri gücün hedef ülke veya bölgede farklı istihbarat fonksiyonlarını optimum bir konsantrasyonla kullanacak kuvvet ve yetenek bileşenleri gerektirmektedir. Öte yandan, terör tehdidi Ortadoğu ve dünyanın diğer fakir bölgelerinin ötesine taştı. Arap hareketlerine benzer gelişmeler son yıllarda ABD, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerde de insanların sosyal medyayı kullanarak ayaklandığı ve bazen de şiddete dönüşen eylemler ortaya çıkardı. Bunlar aslında daha büyük sosyal hareketlerin habercisi olarak algılanmalıdır. İnsanlar internetten bulduğu bir ideoloji ile bağlantı kurup, katliam yapıyor. Bu nedenle, kolluk güçlerinin sosyal medyadan istihbarat amaçlı istifade etmesinin önemi arttı.
Soğuk Savaş’ın bitmesi ile istihbaratçıların işi öncesine nazaran daha da zorlaşmıştır. Bunun en başta gelen nedeni yeni tehdit ve risklerin çok geniş kapsamda ve bugüne kadar görülmeyen nitelikte olması ile ilgilidir. İçinde bulunduğumuz konjonktür “terör çağı” olarak adlandırılmaktadır. Terör örgütleri, sürekli kendilerini rakiplerine adapte ederler. Kabiliyetlerine sizin hassasiyetlerinize göre şekil verirler (2). Üstelik genellikle başka ülkelerde üslendikleri, ulusaşan karakterde olduklarından, onlar hakkındaki istihbaratınızı başka ülkelerde yapmanız gerekir. Soğuk Savaş’ta strateji çok fazla istihbarata bağlı idi. Bugün ise eyleme geçilebilir istihbarata bağlı çünkü hedefiniz caydırmak değil, önlemek. Bu yüzden teröristlerin, potansiyel rakiplerin örgütlerine, eğilimlerine ve kabiliyetlerine nüfuz etmek zorundasınız. İstihbarat artık bir süreç değil, manevra yapabilen bir silah oldu. Aç gözlülük, paranoya, fanatizm ve rekabet sonucu ortaya çıkan düzensizlikler ulus-devlet yapılarını istismara açık hale getirmektedir. Saldırgan istihbarat fonksiyonları medya ve haber kaynakları yanında iletişim ve ulaşım vasıtalarını da hedef almaktadır. Birçok ülke bozucu faaliyetlerle mücadele etmek için kaynak ayırmak zorundadır. Türkiye’nin son yıllarda karşılaştığı ayaklanma, iç savaş ve darbe girişimleri, bunların sonuçları olan bombalı saldırılar ve diğer terör eylemleri güvenlik ve istihbarat anlayışında yeni bir kültürü gerektirmektedir. Bu makalede, güvenlik birimlerimizi, polis, asker ve istihbaratımızı bu yeni kültürle tanıştırmaya çalışacağız.
Yeni (kamu) güvenlik yönetimi ve istihbarat..
Güvenlik yönetimi son 20 yıldır radikal olarak dönüşüme uğradı. Geleneksel anlayışa göre; ulus-devletin polis, sınır güvenlik ve istihbarat servisi gibi özerk, devlet yapıları güvenlikten sorumlu idi. Bugün çok-seviyeli ve çok merkezli güvenlik yönetimi anlayışı içinde; çeşitli devletlerin katıldığı müşterek, çapraz konumlu ulusaşan örgütler, bölgesel ve küresel hükümet örgütleri, ticari güvenlik oluşumları ve gayri resmi şebekeler birlikte çalışmaktadırlar (3). Bu yapılanma, ‘düğümsel güvenlik yönetimi’ olarak adlandırılmakta ve aralarında bir hiyerarşi olmayan karar verme merkezlerinden oluşmaktadır. Şebekelerden oluşan karar yapılarından meydana gelen bu merkezlerde profesyonel uzmanlar, kamu ve özel kesimin aktörleri bulunmaktadır (4). Polis ile ilgili geçmişteki strateji ‘görünürlük’ idi. Caddelerde gezen ya da devriye dolaşan polislerin suçluları suç işlemekten vazgeçireceği varsayımı işe yaramadı. Hırsızlar ve uyuşturucu satanlar fazla umursamadan işlerine devam ettiler. Bugün görünürlüğün yerini ‘görünmezlik’, bilgi toplamak ve önlemek için ‘şebeke kurma’ alıyor. Teröristlerin izini sürmek için komşularınızı takip edin tavsiyesi yapılıyor. Sorgulama haricinde polislerin istihbarat toplama işlerine girmesi Batılı ülkelerde çabucak meşru sınırların ötesine taştı. Üstelik polis teşkilatında toplayıcılar, analizcilerden daha etkilidir ve doğru bilgi gelse bile doğru analiz çıkmayabilir. Polis istihbaratı genellikle taktik seviyededir ve günlük rutin işlere nadiren entegre edilir. Polisin suçluları ve suç faaliyetlerini orijinleri ile birlikte takip etmesi için etkili bir ön hat kullanıcısı olmaları gerekir. Bu ise bilgi, istihbarat, şebeke ve seçilmiş hedefe odaklı bir istihbarat sistemi tartışması getirdi. İstihbaratta dijital teknolojinin kullanılma ihtiyacı, şebekeye dayalı istihbarat anlayışını öne çıkardı.
Bir yanıt yazın